Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı’ndan Prof. Hande Dalkılıç gazeteci Semra Topçu’nun Youtube kanalında yayınlanan ”Yaşasın Çocuklar” programının dokuzuncu bölüme konuk oldu.
Dalkılıç, “Üstün yetenekli çocuklara devlet desteği” konu başlığında Semra Topçu ile çocuk hakları uzmanı-gazeteci Menekşe Tokyay’ın sorularını yanıtladı. Türkiye’de sayıları altı yüz bin olduğu tahmin edilen üstün yetenekli çocuklar için 81 ilde 395 BİLSEM (Bilim Sanat Merkezi) ve 44 aktif konservatuvar bulunurken, programda bu tarz merkezlerin yetersizliğine işaret edildi.
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Piyano Anasanat Dalı başkanı ve Avrupa Piyano Öğretmenleri Birliği EPTA’nın Türkiye temsilcisi olan Prof. Dalkılıç çok tartışılan ve yirmi iki yıldır uygulanmayan “Harika Çocuk Yasası”nı değerlendirdi. Semra Topçu’nun Youtube kanalında yayınlanan programda önerilerde bulunan Dalkılıç, şunları söyledi:
”Üstün yetenekli çocukların Avrupa’da okuması için bursların devlet tarafından verilmesi çok önemli. Harika Çocuklar yasası çıktığında Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış bir Türkiye vardı. Türkiye’nin sanatsal vizyonu da her koldan destekleniyordu. Sanat ortamının oluşması, konservatuvarların yeni yeni kurulması sürecinin meyvelerini alana kadar çok yetenekli çocukların Avrupa’da eğitim alıp ülkeye yeniden kazandırılması çok önemliydi. Bu yasa şu anda eski etkisini yaratamaz. Bu dönemde ülkenin bu alandaki eğitim kalitesini güçlendirmesi çok daha önemli. Üstün yetenekli bir çocuğu gönderdiğinizde, üstün yetenekli olan ve henüz keşfedilmemiş bir çocuğun hakkı yenmiş oluyor. Genç Yetenekler Yasası çıkabilir, aynı seçmelerle çocuklar ve gençler dahil edilir, devlet bursluluk sınavını dönem dönem açar. Beyin göçü olmadan yeniden bize geri dönüşünün sağlanması gibi şartlar da konabilir.
“Liyakat meselesine dair endişe söz konusu”
Üstün yetenekli çocukların eğitimi ve potansiyellerinin gerisine düşmemeleri, popüler kültür ve dijital çağda çocukların yeteneklerinin kaybolmaması için ailelere ve öğretmenlerin de büyük sorumluluğu var. Bu, birçok açıdan da ailelere ek maliyet doğuruyor ve bu maliyeti karşılayamayan ailelerin üstün yetenekli çocukları yeteneklerinin ve eğitimlerinin gerisine düşüyor. Müzik sektörü özelinde, üstün yetenekli çocukların eğitim masraflarını, yurtiçi ve yurtdışında çok yüksek rakamlara ulaşan ustalık sınıfı ücretlerini veya üstlerine zimmetli konservatuar enstrümanı yerine kendi enstrümanlarını edinmeleri için gerekli meblağı karşılamak için kullanılan sivil toplum fon kaynakları oldukça kısıtlı ve erişimleri kolay değil. Ayrıca birçok burs konusunda liyakat meselesine dair endişeler de söz konusu.
“Kısa yoldan şöhret isteği ve popüler kültür hakim”
Türkiye’de son yıllarda konservatuvar ve müzik eğitimi çok fazla desteklenmiyor. Popüler kültür ve kısa yoldan şöhret olma isteği her alanda hakim. Çocuğa yönelecek bir çocuk için altyapı ve sanat için ilham alacağı bir iklim çok önemli. Okullarda eğitim belli konularda çok sınıflandırılmış, çok katı. Üstün yetenekli bir çocuğun ilhamı, ortaya çıkaracağı yaratısının önü kesiliyor. İleri yaratıcılık sergileyen bir çocuğu klasik ve katı bir konservatuvar eğitimine sokmak bile onların hayal gücünü azaltabiliyor. Burada çok ince bir çizgi var. Bu çocukların yaratıcılığını baskı altına almamak, vizyonunu devamlı açmak gerekiyor.”